Kahraman pardon hain yazılımcı!

 Acil işler, sürekli değişen kullanıcı ihtiyaçları, yanlış yönetilen proje, çöken sistemler, işten ayrılanlar … hepsinin ama hepsinin sorumlusu yazılımcı olabilir mi? Toksik bir ortamda evet.

Photo by Klaus Nielsen from Pexels

Bu yazıda yeni bir şey yok. Yazılımcı bir arkadaşım toksik çalışma ortamı nedeniyle işten ayrıldı. Olay sıcaklığını kaybetmeden “bir arkadaş”ımın başından geçenleri anlatacağım. Bu yazıda kendi ismimi kullanacağım. Yazı ironi içerir.

Emre işe girdiği için mutluydu. Şirket hakkında güzel şeyler duymuştu. Çalışacağı projeyi ve ekip arkadaşlarını merak ediyordu. Ofiste herşey gıcır gıcırdı. Verilen donanımlar en yeni teknolojiye sahipti. Maaş da iyiydi yani. Yemek kartı, doğum günü hediyeleri, happy hour’lar felan yani.

İlk şok! Oryantasyon süreci olmamıştı. Emre işten ayrılan yazılımcıların açığını kapatmak için işe alınmıştı. Ekip arkadaşlarının ağzından alabildiği birkaç cümle ile projeyi tanımaya çalışıyordu. Dokümantasyon yoktu, olabilir miydi ki? Acil işler nedeniyle herkes o kadar yoğundu ki dokümantasyon günah sayılabilirdi. 

İşten ayrılanlar suçlanıyor, bunların daha iyi teklifler aldıkları için kaçtıkları söyleniyordu. O yüzden bu kadar çok iş birikmişti! Yoksa böyle değildi proje. Hainler olmasa her şey daha güzel olacaktı. Kahramanlara ihtiyacı vardı projenin. Kahramanım olabilir misin Emre?

İşten ayrılanların götürdüğü bilgiler çok kıymetliydi. Kaçarak ayrılan bu yazılımcılar bir ayrılma (offboarding) sürecinden geçmedikleri için bilgilerini yanlarında götürmüşlerdi.

Emre yeni işe başlayan biri olarak proje hakkında birkaç yorumda bulundu. Projedeki bazı bozuk noktalar gözüne batıyordu. İşler rayına girince bu yorumların değerlendirileceği sözü verilmişti. 

Yıllardır şirkette çakılı olan yazılımcı ve yöneticiler ürünü iyi bildiklerini her toplantıda bir şekilde belli ediyorlardı. Onlar olmasa ne olurdu bu şirketin hali!

Yazılı iletişim yerine toplantılar yapılıyordu. Böylece bilgi aktarımı sağlanıyordu. Kimseyi takip etmeye çalışmıyorlardı!

Emre işlerin düzeleceği o kutsal anı bekledi hep. Şirkette birinci yılı dolduğu için Emre’ye bir e-posta gelmişti. Evet. İşte o an düştü jeton! Hiçbir şeyin düzeldiği yoktu. Acil işler sürekli birikiyordu, verilen sözler tutulmuyordu. Ekip arkadaşları sürekli değişiyordu. Hep başkaları suçluydu. O kahramandı. O kurtarıyordu projeyi. O olmasa …

Evet ya! O olmasa da olurdu. Olur muydu? İlk kez kahramanlığından şüphe etmişti. Yoksa sömürülüyor muydu? Ben şok! 

Emre şirkete yeni bir bakış açısıyla bakıyordu artık. Başka bir ekipten bir arkadaşı işten ayrılmıştı. Birkaç gün kendisini durdursa da aradı arkadaşını. Sordu. Duymak istemediklerini duydu. İnanmak istemediklerini sorgular oldu. 

Toksik bir çalışma ortamından kaçarken kendini yine böyle bir ortamda bulmuştu. Ayrıldı işten. Hiçbir yere başvurmadan kaçarcasına ayrıldı. Emre hain yazılımcı ilan edilmişti bile. Bildikleri ile kaçan bir yazılımcı etiketini vermişlerdi ona.

Şimdi kimin kahramanı olacaksın Emre?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KPSS Çalışan Yazılımcı

On-Prem Çilesi

Yeteneğini Kaybeden Yazılımcı