Yazılımcı Bulabilen Girişimci

 

Yeni kurulmuş bir girişim olarak ülkenin çalkalanan ekonomik koşullarında nasıl yazılımcı bulduğumuzu paylaşmak istiyorum. Bu yazı bizim durumuzla ve bizim seçimlerimizle şekillendiği için size uymayabilir.

Atakule — Photo by Çağlar Oskay on Unsplash
Önceki yazıma (“Yazılımcı Bulamayan Girişimci”) birçok eleştiri ve destek geldi. Bunlardan yeni şeyler öğrendim. Bana ulaşıp tecrübelerini ve fikirlerini paylaşanlara, yardım teklif edenlere ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Ekip ve insana dair hâlâ öğrenecek çok şeyim var. 

Döviz kurunun uçuşa geçmesi, yazılımcıların yurt dışındaki iş imkanlarına yönelmesi ve girişimimizin kısıtlı kaynakları birleşince istediğimiz nitelikte bir ekip oluşturamayacağımızı anladık. Maalesef bu durum çoğu girişim hatta küçük ve orta boyuttaki şirketler için de böyle. Ayrıca KOSGEB ve teknopark desteklerinden faydalanmak isterseniz mevzuatın getirdiği birtakım kısıtlamalar var. Örneğin ekibinize uzaktan çalışma imkanı sunamıyorsunuz. Zaten yeni bir şirketiz, bir de böyle olunca çoğu yazılımcı bizim iş ilanımıza başvurmuyor. Yetenekli yazılımcılar büyük şirketler tarafından mezun olmadan kapılıyorlar. Bunları biliyoruz. Ama ne yapalım taş mı yiyelim.

Tecrübeli kişilerle görüştük, istedikleri rakamlar girişimimiz için yüksek. Ayrıca tecrübeli kişileri yeni bir girişimde çalışmaya ikna etmek zor. İşimizin operasyonel tarafı da olduğu için ilave kaynak ayıramadık. Dolayısıyla ekip arkadaşı olarak yeni mezun ve tecrübesiz birilerini almaya karar verdik. Ürünün yalın hali (MVP) için vaktimiz var, ilk müşteri hazır ve ürün için bekleyebileceğini belirtiyor. Böyle olunca kaynaklarımızı aldığımız kişileri yetiştirmeye harcamayı kararlaştırdık. Evet bu riski aldık.

Başladık yeni mezun aramaya. Gelen özgeçmişlerin yarısından çoğu Ankara dışından geliyor. Teknopark avantajlarından faydalanmak için ofise gelmek zorunlu, bunu iş ilanında açıkça belirttik. Teklif aşamasına geldiğimiz birkaç kişi Ankara’ya taşınamayacağını söyleyince Ankara dışından hiç kimse ile görüşmeme kararı aldık. Adaylar ya iş ilanını okumuyorlar ya da iş ciddiye binince B planı olarak gördükleri bizi siliyorlar.

İstisnalar hariç adaylar bizi araştırmıyorlar. Ne web sitemizi ziyaret eden var ne fikrimizi ve projemizi merak eden var. Adaylar sadece ama sadece işe girmek istiyorlar. Çoğunun tek odak noktası maaş. Ekip ve şirket onlar için önemli değil. Okumuyorlar ve merak etmiyorlar. Okumayan ve merak etmeyen biri ile ekip arkadaşı olamayız.

Teknik mülakat yaptıktan sonra adaylardan proje ödevi istiyorduk. Çoğu adayın proje göndermediğini görünce mülakattan önce proje ödevi istemeye başladık. Evet yanlış bir şey. Ama çok zaman kaybettik. Proje ödevini neden göndermediklerini sorduğumuzda aldığımız cevaplar günlük hayatın işleriyle ilgiliydi. Bir kişi bile teknik olarak şurada takıldım, şunu anlamadım ya da bitiremedim demedi. Yeni mezunların çoğunda bir çalışma disiplini olmadığını düşünüyorum.

Gelen proje ödevlerinin büyük kısmı istediğimiz gibiydi. Birkaç küçük husus dışında teknik olarak bir sorun yoktu. Ama sorun şuydu: çok az proje ödevi gönderen aday vardı. Küçük bir girişim olarak adayları iş ilanımızda yeterince motive edemiyorduk. Biz şeffaf bir şekilde yeni bir girişim olduğumuzu ve kaynaklarımızın kısıtlı olduğunu söylüyorduk. Kimseye umut tacirliği yapmadık, tutamayacağımız söz vermedik. Ancak bu iletişim tarzına kültürümüzün hazır olduğunu düşünmüyorum. Biz kendimizi dürüstçe anlattıktan sonra adayların bir kısmı bizi dinlememeye başlıyor. Aday bizi araştırmadığı için bizim hakkımızdaki gerçekleri duydukça bizden uzaklaşıyor. Adayın bizi araştırmaması hem bizim hem de kendisinin gereksiz yere yorulmasına neden oluyor. Maalesef küçük bir şirkete başvurmak demek küçük beklentiler bulmak demek.

Evet küçük ve yeni bir şirketiz. Ama yetiştirmek için yeni mezun ve tecrübesiz birini arıyoruz. Diplomaya değil öğrenme merakına bakıyoruz. Adayların çoğu sadece alacağı maaşa odaklanmış durumda. Ve beklentileri gerçekten biraz uzak. Sanırım bazı yazılımcıların sosyal medyada paylaştıkları rakamlar beklentileri de etkilemiş. Ama soruyorum masaya ne koyuyorsun ki ne istiyorsun? (Not: Verdiğimiz teklifin asgari ücret ile alakası yoktur. Çoğu şirketin orta seviyedeki yazılımcılara verdiği maaş kadardır.)

İletişim konusunda çok eksiğimiz var. Biz bize gelen her e-postaya yanıt verirken adaylardan yanıt alamamak bizi oldukça şaşırttı. Hiçbir metin içermeyen sadece öz geçmiş eklenmiş e-postalar bile gözümüze güzel görünmeye başladı. Kankasına yazar gibi yazanlar da var devlet kurumuna dilekçe yazar gibi yazanlar da var. Buradan anladığım kadarıyla gençlerimiz yazmıyor. İletişim yeteneği bizim çok önem verdiğimiz bir konu. İş sadece kodlama değil. İş çoğunlukla iletişim, az kodlama. İleride tamamen uzaktan çalışmayı düşündüğümüz için iletişim yeteneği daha da önemli bizim için.

Hızlı davranmaya çalıştık. Aldığımız başvurulara birkaç gün içinde cevap verip en geç bir hafta içinde uygun adaylara teklif verdik. Ama teklif verdiklerimizin bir kısmı başka bir şirketin teklifini kabul etmişlerdi bile. Piyasada yazılımcı açığı var ve iyi adaylar hemen kapılıyor. Hızlı bir değerlendirme süreci şart. Biz de aynı gün içinde adaylara teklif verebilecek şekilde düzenimizi değiştirdik.

Kurumsal firmalarda yıllarca çalıştıktan sonra yeni bir girişimde yeni teknoloji ile proje geliştirmek isteyen ama hiçbir risk almak istemeyenler de var. Bunlar hem yeni teknolojiyi bilmiyorlar hem de maaş beklentilerini aynı tutuyorlar. Bu tür kişiler ısrarla yılardır bu işi yaptıklarını ve yeni teknolojiyi kolayca öğrenebileceklerini belirtiyorlar. Ama bu adaylar yeni teknolojiyi öğrenemezlerse B planı oarak hemen başka bir yerde işe başlamayı düşünüyorlar. Kendi çıkarları için yeni bir girişimi kobay olarak kullanmak isteyenler var. Dikkatli olun!

İş ilanını olabildiğince farklı mecralardan duyurduk ki olabildiğince farklı başvurular alalım diye. Aldığımız başvuruların %90'ı iş ilanındaki kriterlerle uyuşmuyordu. Bazı özgeçmişler üniversite yıllarından kalmaydı. Bir kısmı farklı şehirlerdendi. Bir kısmında istediğimiz niteliklerden hiçbiri yoktu. Bazılarının e-posta ve telefonları ulaşılamaz durumdaydı. Bazısı mülakat saatinde ortada yoktu. Kısaca başvuru sayısının çok büyük bir kısmı gürültüden ibaretti.

Gelelim teklif verdiğimiz adaylara. Kesinlikle diploma, üniversite, mezuniyet notu, yaş, cinsiyet gibi hususlara bakmadık. Adaylarda araştırma yeteneğine ve öğrenme merakına baktık. Ama en çok da iletişim yeteneğine baktık. Adayın bizi, projeyi ne kadar anlamaya çalıştığını ölçmeye çabaladık. Ödev projesi basit bir bir projeydi. Biz bu projeyle adayın zamanında bir işi teslim edip etmediğini, takıldığı yerde soru sorup sormadığını tespit etmeye çalıştık. 

Biraz içinde bulunduğumuz şartların bizi zorlamasıyla, biraz da bizim seçimlerimizle “Karakteri işe al, yeteneği eğit” düşüncesiyle bu süreci biçimlendirdik. Ekibimiz şu an için 3 kişi. Ekip olarak neler yaşayacağımızı ilerleyen yazılarda paylaşacağım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KPSS Çalışan Yazılımcı

On-Prem Çilesi

Yeteneğini Kaybeden Yazılımcı