Kendini Geliştiremeyen Junior Yazılımcı

 Yanlış anlaşılmasın sorun onda değil şirketteydi. Hep öyle derler aynaya bakamayanlar.

… acısını kabuğunda bırakmış

İlk şirketinde çok şey öğrenmişti. İlk kez gerçek kullanıcıları olan, para kazandıran ve gerçek dünyanın gerçek sorunlarını çözen bir projenin içerisindeydi. Okulda ve yan projelerde öğrenmediği birçok teknik konuyu öğrenmişti. 

Ama bir noktada öğrenmesi durmuştu. Sanki her gün kendini tekrarlıyordu. İşten sonra yan projelerle uğraşıyor, olabildiğince internette araştırma yapıyordu. Ama akmıyordu, damlıyordu. Bir yol gösteren yok muydu? Yoktu!

Ekipteki senior yazılımcılar çok meşguldü, teknoparktaki diğer yazılımcılar ise ancak sigara muhabbetinden öteye gitmeyecek tavsiyeler veriyorlardı. Sorularının cevabını bilen yoktu. İnternetten bakmak lazım, ihtiyaca göre değişir gibi cevaplar alıyordu. Takıldığı nokta bazen çok özel bir konu olabiliyordu, bilmiyorum diyemeyen senior yazılımcılar kıvırıyordu. Kendin araştır, zamanım yok, bakmam lazım’dan başka sözler duyamıyordu. Çok mu zordu birine vakit ayırmak? Üstelik aynı acıyı zamanında çekenlerdi yardım etmeyenler.

Şirkette söz verildiği gibi eğitim desteği yoktu. Yazılımcılara bir kariyer planı çizilmiyordu. Maaşlar günden güne eriyor, huzur ortamı yerine at yarışı ortamı yapılıyordu. İşten ayrılan yazılımcılar hain, kalanlar kahramandı. 

Projede kodlar eskiydi, refactoring yapılmıyor, projeyi yeni teknolojiye taşımak sadece ekip içinde konuşuluyor bu konuda tek bir adım dahi atılmıyordu.

Yetişmesi gereken işler ve bitmeyen toplantıların esiri olmuştu şirket. Yazılımcılar ise bildiklerinin bağımlısı bilmediklerinin esiri olmuştu. Ülkenin gündeminden başka konu konuşulmaz olmuştu. Hayallerde dövizle maaş almak, evden çalışmak vardı. Gerçekte ise yetişmesi gereken acil işler, toplantılar, sürekli akan mesajlar vardı. Döngüyü kırmak için ne lazımdı?

İş arasa bulabilir miydi? Ne kadar işsiz kalabilirdi? Ya daha kötüsüne denk gelirse? Teknik mülakattan geçebilir miydi? CRUD işlem yapmaktan örümcek ağı bağlamıştı bilgisi. Atabilecek miydi ilk adımı? 

Yorulmuştu. En çok da bu soruları her gün tekrar ve tekrar kendisine sormaktan. Kabuğunu kırmak yerine kabuğuna çekiliyordu günden güne. Tükenmişlik sendromu denen şey olabilir miydi bu? Peki neydi çaresi? Aynaya bakmak mı?



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeteneğini Kaybeden Yazılımcı

KPSS Çalışan Yazılımcı

On-Prem Çilesi